Polikistik Over Sendromu

Polikistik Over Sendromu

Polikistik over sendromu (PKOS) her 10 kadından 1’inde görülen hormonal bir bozukluktur. Kadınlar yumurtlama olmaması nedeniyle kliniğe genellikle kısırlık nedeniyle başvurmaktadır. PKOS’un en önemli belirtilerinden biri ilk adet tarihinden itibaren düzensiz adet görme veya hiç adet görmemektir. Bunun dışında yüzde veya vücutta tüylenme artışı, sivilce, şişmanlık özellikle bel çevresinde yağlanma görülebilmektedir. Vajinal ultrasonda bu kadınların yumurtalıklarında çok sayıda küçük (her bir yumurtalıkta 12 veya daha fazla 2-9 mm çapındaki foliküller) foliküller görülür.

PKOS’da kısırlık görülmesinin nedeni yumurtlamanın olmamasıdır. Bu yüzden tedavide amaç da yumurtlamanın tekrar sağlanmasıdır. İlaç tedavilerden önce yapılacak yaşam tarzı değişiklikleri ile kendiliğinden gebelik oluşabilir. Kilolu hastalarda mevcut kilonun %5-10’unun verilmesi kendiliğinden yumurtlamanın başlamasını sağlayabilir. Günlük kalori alımının 500 kcal i azaltılması ve düzenli egzersiz ile kilo kaybı sağlanabilir.

Tedavi

Birinci basamak tedavi: yumurtalamayı uyarmak için klomifen (Klomen) yada letrozol (Femara) tablet kullanımıdır. Klomifenin 50 mg lık dozları, letrozolün 2.5 mg lık dozları vardır. Kullanımı ve takibi kolaydır. Her iki ilaç da adetin 3-5. Günlerinde başlanır ve 5 gün boyunca kullanılır. Yumurtlama takibi ya hastanede transvajinal ultrason ile yapılır yada hastalar kendileri ovulasyon testleri ile takip edebilir. Günde 1 doz ile başlanır eğer yanıt alınamazsa bir sonraki adette doz arttırılabilir. Genellikle her iki ilaç içinde önerilen kullanım süresi 6 aydır. Klomifen ile 6 aylık tedavi sonunda hastaların %50’sinde yumurtlama, %24’inde gebelik elde edebilmektedir.

İkinci basamak tedavi: Klomifen yada letrozol ile yumurtlama sağlanamayan yada yumurtlama olmasına rağmen gebelik oluşmayan kadınlarda iğne tedavisi ile yumurtlama uyarısı yapılır. Klomifen ile yumurtlama sağlanamayan hastaların %43 ile 80’inde iğne tedavisi ile yumurtlama, %21 ile 29’unda gebelik elde edilebilir. İğne tedavisini adetin 2.ile 3.günlerinde düşük dozlar ile başlanır (37.5-75 IU). 5 günlük iğne kullanımından sonra ultrason ile folikül gelişimi olup olmadığı takip edilir. Folikül boyutlarına göre 2-3 gün aralıklarla takibe devam edilir. PKOS’lu kadınlarda iğne tedavisinde aşılama gerekliliği olmamakla birlikte, gebe kalma ihtimalini bir miktar arttırmak için aşılama tedavisi de eklenebilir.

Üçüncü basamak tedavi: Günlük iğne tedavi ile de gebelik elde edilemediğinde son basamak tedavi tüp bebektir. Bu hastaların yumurtalık rezervleri iyi olduğu için tüp bebekle canlı doğum oranları da iyidir. Ayrıca elde edilen yumurta sayısı fazla olduğunda daha fazla embriyo elde edilmekte ve elde kalan kaliteli embriyolar dondurulabilmektedir. Embriyo dondurulması bu hastalarda tekrar iğne tedavisi uygulamadan sadece rahimin hazırlanması sürecinden sonra rahime yerleştirilmesine olanak sağlamaktadır.

PKOS’lu hastalarda tüp bebek tedavisi sırasında en korktuğumuz durumlardan biri bu olgularda aşırı uyarım sendromu (OHSS) gelişmesidir. Bu hastalıkta damarların geçirgenliği artar ve vücut boşluklarında (karında, göğüs kafesinde) sıvı birikir. Bu hastalıktan kaçınmak için tüp bebek tedavi sürecini yumurta toplama işlemini kadar yapıp, transferi iptal etmek ve bütün embriyoları dondurmaktır. Böylelikle, aşırı uyarım sendromu riski sıfırlanmakta ve rahim dinlenmesi ile canlı doğum oranları artmaktadır.